ULUDAĞ,“Basın demokrasilerin güvencesidir”
DEMİRDAĞ,OTOBÜS SEFERLERİ İLE İLGİLİ BİR ÇOK YERDE SIKINTI VAR
Sansürün Kaldırılışı’nın 109.Yıldönümü çerçevesinde ÇGC tarafından düzenlenen etkinlikte, Basına yönelik baskı ve engellemelerin her geçen gün arttığına dikkat çekildi...“Basın ciddi tehdit altında”
“Sansürün kaldırıldığını söylemek mümkün görünmüyor”
ı. Etkinliğe Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Adana Baro Başkanı Av.Veli Küçük ile CHP İl Başkanı Ayhan Barut ve basın mensupları katıldı.
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti tarafından organize edilen etkinlik çerçevesinde ilk olarak; ÇGC Başkanı Cafer Esendemir, Yönetim Kurulu üyesi Süreyya Uri ile Metropol Gazetesi’nden Başak Ordu ile Doğan Haber Ajansı’ndan Fatoş İlhan Atatürk Anıtı’na çelenk koydu. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm Şehitlerimiz ve ebediyete intikal etmiş basın mensupları için 1 dakikalık saygı duruşunun ardından, katılımcılar daha sonra Basın Anıtı’na geçti.
ÇGC Başkanı Cafer Esendemir’in çağrısıyla katılımcılar saygı duruşunda bulunduktan sonra ÇGC Başkanı Esendemir, Seyhan Belediye Başkanı Karalar, Adana Baro Başkanı Av.Küçük ve Çukurova Pres Gazetesi’nden Şebnem Süslü Basın Anıtı’na çelenk koydu. Başkanlar daha sonra Özgürlük Meşalesini birlikte yaktı.
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir burada yaptığı konuşmada, basın özgürlüğünün ciddi bir tehdit altında olduğunu, sansürün kaldırıldığını ve basının özgür bir ortamda görevini yerine getirdiğinin söylenemeyeceğini ifade etti. Basına yönelik tehdit ve engellemelerin bir an önce ortadan kaldırılması ve basın çalışanlarının daha özgür ortamlarda görevlerini yerine getirmesini dilediklerini söyleyen Esendemir konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“Çukurova Gazeteciler Cemiyeti olarak her zaman şiddetin ve terörün her türlüsünün karşısında olduk. Önceliğimiz daima demokrasi ve Cumhuriyet oldu. Darbelere de sansüre de, baskılara da şiddetle karşı çıktık. Cumhuriyetimizin kurucusu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği yolda, O’nun ilkeleri ışığında, Anayasamızda ifade edildiği gibi demokratik – laik sosyal hukuk devletini savunduk. Aynı çizgide olmaya da özen gösteriyoruz.
Bugün 24 Temmuz Basından Sansürün kaldırılışının 109.yıldönümü. Ancak gelinen noktada; basın özgürlüğü ciddi tehdit altındadır. Sansürün kaldırıldığını ve basının özgür bir ortamda görevini yerine getirdiğini söylemek malesef mümkün görünmemektedir. Çağdaş demokrasilerde 4.güç konumunda olan basın üzerinde her geçen gün çeşitli baskılar devreye sokulmakta, meslektaşlarımızın çalışma şartları zorlaşmakta, ekonomik ve özlük hakları da yok edilmeye çalışılmaktadır.
Yazdıkları haberler, yaptıkları yorumlar ve çizdikleri karikatürler nedeniyle cezaevlerine atılan gazeteciler adeta düşman ilan edilmekte, ötekileştirilerek cezalandırılmaya çalışılmaktadır.
15 Temmuz’da gerçekleştirilmek istenen hain darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL çerçevesinde çıkarılan kararnamelerle, bir çok meslektaşımız hakkında davalar açılmış ve basın kuruluşları kapatılmıştır.
Gazetecilerin tutuklanmaları, toplumun haber alma hakkına yönelik bir kısıtlama olmaktadır. Bir an önce basın özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmalı, tutuklanan meslektaşlarımız en kısa sürede bağımsız yargı önüne çıkarılmalı ve savunma yapmalarına imkan tanınmalıdır.
Türkiye, cezaevlerinde en çok gazeteci olan ülke konumundan bir an önce kurtulmalıdır. Atatürk’ün de dediği gibi, “Basın özgürlüğünden doğan sakıncaların giderilmesinin yolu yine basın özgürlüğünden geçer..”
Basına yönelik baskı, tehdit ve engellemelerin bir an önce ortadan kaldırılması, meslektaşlarımızın daha özgür ortamlarda görevlerini yerine getirmesi en büyük dileğimizdir.
Bugün, aynı zamanda Lozan Antlaşması’nın da yıldönümü. Ülkemizin bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün güvence altına alınması, kanla çizilen Misak-ı milli sınırlarımızın bir daha yıkılmayacak şekilde kabul edildiği günün yıldönümüdür.
Ülkemiz için çok önemli bir gündür. Bizlere cumhuriyeti kurarak hediye eden başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, bu vatan uğruna canını veren şehitlerimizi rahmetle anarken aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyoruz..”
Esendemir’in konuşmasının ardından ilk olarak, CHP İl Başkanı Ayhan Barut bir konuşma yaptı. CHP İl Başkanı Ayhan Barut yaptığı konuşmada, “Basın; demokrasilerde 4.güç olarak tanımlanmaktadır. Ama gelin görün ki; yazdıklarından, çizdiklerinden, yorumlarından dolayı Mstafa Kemal Atatürk’ün ülkesine yakışmayan model ile dünyada en fazla içeride gazetecisi olan, basın çalışanları olan ülke, Türkiye’dedir.
Dolayısıyla, özgür basının olmadığı yerde demokrasilerden söz etmek mümkün değildir. Özgür basının olacağı günleri, sansürü kaldıran 109 yıl önceki düşüncenin, yönetimin ve gerçek özgür basının bugün için de uygulanması dileğiyle, gününüzü kutluyorum. İnşaallah önümüzdeki günlerde sansüzsüz günleri görürüz” dedi.
Basın Anıtı’ndaki törende konuşma yapan Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, “CHP İl Başkanımın da dediği gibi basından sansürün kaldırılışının 109.yıldönümünü kutluyoruz. Bugün; bir başka açıdan da önemli. Burada anıtı bulunan Ahmet Remzi Yüreğir’in yayın hayatına geçirdiği Yeni Adana Gazetesi’nin de 100.Yıldönümünü kutlayacağız. Ahmet Remzi Yüreğir’in hayatını ve yayıncılık anlayışını okursak aslında yayıncıların, basının, basın mensuplarının ne ölçüde bir anlayışa sahip olduğunu anlarız. Billiyorsunuz Yeni Adana; Kurtuluş Mücadelesine eşlik etmiş, orada hizmetleri olmuş bir basın kuruluşudur. Gazetesi basanlar tutuklanmış, Ahmet Remzi Yüreğir aleyhinde ölüm fermanı verilmesine rağmen, asla fikrinden vazgeçmemiş ve halkın haber alma, doğru haber alma konusunda üstüne düşeni yapmıştır, hem de ölümden korkmadan. Tabi bugünlere geldiğimizde ikbal uğruna, daha rahat yaşamak uğruna, daha çok para uğruna değişik kalemler olmakla birlikte mutlulukla müşahade ediyoruz ki; hiçbir şeyden taviz vermeden, dimdik ve doğru haber verme konusunda taviz vermeyen kardeşlerimiz de var.
150’den fazla gazeteci, yazar çizerimiz içerde. Bu dünyada bir rekor. Hakikaten basının özgür olduğu bir ülke özlüyor, özlemliyoruz ve çok önemsiyoruz. Çünkü basın özgür olmazsa gerçek demokrasiyi oturtmak mümkün değildir. Gerçek demokrasi olmazsa da hukuk devletinden, aydın ülkeden, uygar ülkeden bahsetmek mümkün değildir. Ortadoğu ülkesi olursunuz. Basının gerek manada özgür olacağı günleri özlüyoruz. Umarım o günlere de kavuşuruz”
Adana Baro Başkanı Av.Veli Küçük yaptığı konuşmada şu görüşleri dile getirdi:
“Sayın başkanlarım, basınımızın güzide temsilcileri... Öncelikle sizleri Adana Barosu adına sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Basından Sansürün Kaldırılışı’nın 109.yıldönümünü kutlarken, ülkemizin içerisinden geçtiği karanlık günlerde, parti devleti uygulamalarını, fiili ve hukuki koşulları olmamasına rağmen olağanüstü hal ve kanun hükmünde kararnameler dönemini, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve halk iradesinin devre dışı bırakıralarak ilerlediği karanlık günleri hep birlikte görmekteyiz ve ne yazık ki; bu karanlık tablodan en çok basın ve düşünürler, yazarlar etkilendi. Bugün ülkemizde 159 basın mensubu, yazar-çizer cezaevinde ise düşünmemiz ve ülkemizin nereye gittiğine dair de soru işaretlerini daha kalın çizgilerle sormamız gerekli. Bugün aynı zamanda Cumhuriyet Gazetesi’nin yazarlarının ve avukatlarının yargılandığı dosyanın ilk duruşma günü. Böyle bir anlamlı güne tesadüaf etmesi veya denk gelmesi ayrı bir anlam ifade ediyor. Biz bu davayı da Adana Barosu olarak genel sekreterimiz ve meslektaşlarımızın da katılımıyla takip ediyoruz. Karanlık günlerin geçeceğine, aydınlık güneşli günlerin en kısa zamanda geleceğine olan inancım tamdır. Basından Sansürün Kaldırılışı’nın 109.yıldönümünü ve siz değerli basın emekçilerinin özel gününü kutluyorum. Bu özel günün anlamını en geniş haliyle yaşadığımız güzel günlerde hep birlikte olmak dileğiyle sevgilerimi saygılarımı sunuyorum.”
Yapılan konuşmaların ardından katılımcılar daha sonra Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’ne geçerek, gündemle sohbet gerçekleştirdi