NAZMİ BÜYÜKYAĞBASAN'DAN TEŞEKKÜR
DEMİRDAĞ,OTOBÜS SEFERLERİ İLE İLGİLİ BİR ÇOK YERDE SIKINTI VAR
Siyah Kokart/Kurdelelerimizle Bugün İlk Derse Girmiyoruz, Yarın İş Bırakıyoruz!
Şiddete Yönelik Önlem Almanız İçin Daha Kaç Eğitimcimizi Yitireceğiz?
Artık Yeter!
EĞİTİMDE ŞİDDET YASASI ÇIKARILSIN!
İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde okul müdürü olarak görev yapan İbrahim Oktugan, bir öğrenci
tarafından menfur bir saldırıyla silahla vurularak öldürülmesi sonucunda ülke genelinde pretesto gerçekleştiren eğitimciler iş bıraktı Adana Milli Eğitim Müdürlüğünün önünde binlerce kişinin katılımıyla bir açıklama gerçekleştiren Türk Eğitim Sen 1 Nolu Şube başkanı Durdu Mehmet Girgeç Şunları söyledi
Kamuoyunu ve eğitim camiamızı büyük yasa boğan şiddet olaylarına bir yenisi daha eklendi.
İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde okul müdürü olarak görev yapan İbrahim Oktugan, bir öğrenci
tarafından menfur bir saldırıyla silahla vurularak canice öldürüldü. Öncelikle kıymetli
meslektaşımıza Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve eğitim camiamıza başsağlığı diliyoruz.
Okullarımızda öğretmene şiddet, mobbing, taciz, itibarsızlaştırma vakaları ciddi önlemlerin, yasal
düzenlemelerin ve esaslı politikaların hayata geçirilememesi nedeniyle maalesef had safhaya
ulaşmıştır.
Disiplin yönetmeliklerinin yetersizliği,
eğitimcilerin itibarını zedeleyen ve sadece adı değişen öğretmeni şikâyet hatları,
öğretmenlik mesleğinin mülakat, torpilli yönetici görevlendirmeleri, rotasyon, performans, şeffaf
olmayan ödül ve ceza gibi uygulamalarla rencide edilmesi,
hem ekonomik ve sosyal hem de özlük haklarının gasp edilmesi,
eğitimcilerimizi tahkir eden yayın, tutum ve açıklamalar,
“eti senin kemiği benim” şeklindeki güven ve teslimiyet anlayışının çok gerilerde kalması tüm bu
şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır.
Çoğu okulumuzda güvenlik görevlisinin bulunmaması, güvenliğin sadece nöbetçi öğretmenler eliyle
sağlanmaya çalışılması, kamera sisteminin olmaması şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır. Oysa
her okulumuza güvenlik görevlisi alımı yapılması ve okullarımızın tamamında kamera
bulundurulması hayati bir zorunluluktur. MEB’in bu konuda okullara bütçe tahsis etmesi,
fedakârlıktan kaçınmaması çok önemlidir.
Öte yandan Türk Eğitim-Sen olarak eğitimde şiddetin önlenmesi, etkili ve caydırıcı tedbirler
geliştirilmesi, eğitim çalışanlarının güvenli bir ortamda çalışmasının yasal koruma altına alınması
amacıyla hem 2019 hem de 2023 yıllarında iki kez kanun teklifi hazırlayarak, milletvekilleri
aracılığıyla TBMM’ye ilettik.
Kanun tekliflerimizde özellikle eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği,
aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını
bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulmasının hükme bağlanmasını
istedik.
Özel eğitim kurumlarında çalışan eğitim çalışanlarının da, görevleri sırasında veya görevleri
dolayısıyla kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılması, cezaların
artırılması ve şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılmasını talep ettik. Bu
noktada tüm siyasi partilerimiz birlik içinde olarak bu teklife destek vermesi ve teklifimizin
yasalaşması en büyük beklentimizdir.
Eğitimde Şiddet Yasası çıkarılmasının yanı sıra Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, Türk
Ceza Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmesi de
Türk Eğitim-Sen’in öncelikli taleplerindendir.
Daha fazla eğitim şehidi verilmesine müsaade etmemeliyiz!
Türk Eğitim-Sen’in şiddetle mücadelesi sadece kanun tekliflerinden ibaret değildir. Sendikamız
2019 yılında öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanlarımız ile birlikte 81 ilden Sayın
Cumhurbaşkanı’na 81 mektup gönderdi.
Şiddeti protesto eden iş bırakmayı da içeren sayısız eylem, basın açıklaması ve basın toplantısı
yaptık, “Eğitimde Sıfır Şiddet” temasıyla alanlara indik, anketlerimizle, araştırmalarımızla,
afişlerimizle, yazılı ve görsel yayınlarımızla şiddet sorununa dikkat çektik.
Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi iken 2019 tarihinde odasında öğrencisi
tarafından hunharca katledilen Ceren Damar Şenel’in davasına müdahil olarak katıldık.
Ayrıca;
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddet ile ilgili yasal düzenlemenin
yer alması için de büyük mücadele veriyoruz!
Eğitimde şiddetin önlenmesi için yasal düzenlemenin yer almadığı bir ÖMK’yı hiçbir surette
kabul etmiyoruz!
Üstelik bu da YETMEZ! diyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı mutlaka kamu/özel ayrımı yapmadan eğitimde şiddete yönelik ÖZEL BİR
POLİTİKA geliştirmesini istiyoruz.
Okullarda rehberlik birimleri daha etkin hale getirilmeli, rehber öğretmen sayıları
artırılmalıdır.
Tüm bunların yanı sıra;
Eğitim çalışanlarına yönelik gerçekleştirilen itibar suikastları son bulmalı, statü kaybı önlenmeli,
rehber öğretmen sayısı artırılmalı, siyasiler, sanatçılar, sporcular gibi topluma rol model olan
insanların eğitim çalışanları ile birlikte görünürlükleri artırılmalı, yazılı, görsel ve sosyal medya
haberlerinde kullanılan “dil”e özen gösterilmeli, eğitimde şiddeti önlemeye yönelik etkin kamu
spotları hazırlanmalı, öğrenciler arasında çeteleşme, madde bağımlılığı gibi şiddeti de beraberinde
getiren davranışlar için etkili tedbirler geliştirilmelidir. Özellikle okullarımızdaki rehberlik
birimlerinin daha etkin hale getirilmesi gerekirken, bu noktada 100 öğrenciye bir rehber öğretmen
düşmesi sağlanmalıdır.
Rabia Sevilay Durukan, Mehmet Aktaş, Ayhan Kökmen, Ceren Damar Şenel, Necmettin
Kuyucu, İbrahim Oktugan… Hayatlarının en verimli döneminde sevdiklerinden, öğrencilerinden
koparılan tüm şehit eğitimcilerimizi saygı, rahmet ve özlemle anıyoruz. Şiddete maruz kalan sayısız
eğitimcimize de minnetlerimizi iletiyor, her daim destekçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Değerli meslektaşlarımız;
Eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddet aslında geleceğimize sıkılan kurşundur!
Bu nedenle geleceğimizin karartılmasına müsaade etmeyeceğiz, şiddete müsamaha göstermeyeceğiz.
Türk eğitimcileri olarak şiddetle sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Vandallara teslim olamayacak, bu vahşet olaylarının önüne geçilmesi için gerekli tedbirler alınana
kadar konuyu gündemde tutmayı ve farkındalık oluşturmayı sürdüreceğiz. Eğitimcilerimizin can
güvenliğinin sağlandığı çalışma ortamlarına kavuşması en büyük temennimizdir.
Şuurlu nesiller yetiştirmek biz eğitimcilerin olduğu kadar ailelerin de en önemli görevidir.
Buradan bir kez daha ailelerimize ve tüm topluma çağrıda bulunuyoruz:
Öğretmenlere verdiğimiz değer çocuklarımızın geleceğine yönelik verdiğimiz kıymettir. Bu
bilinçle hareket etmek MİLLİ BİR ÖDEVDİR!
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.