İLHAMİ FINDIK,TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ ÇÖZÜM OLACAK MI?

31.08.2024 - Cumartesi 09:04

Eğitim Mil- Sen Adana Şube Başkanı İlhami FINDIK 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı ile ilgili Basın Açıklaması Gerçekleştirdi Fındık, açıklamasında şunları söyledi

İLHAMİ FINDIK,TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ ÇÖZÜM OLACAK MI?


9 Eylül 2024 pazartesi günü okullarımız açılıyor. Yaz tatilini yapan milyonlar büyük bir heyecanla okulların açılmasını, öğretmenler ve arkadaşlarına kavuşmayı bekliyor. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Milli Eğitim bakanlığımız Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli hazırladı. Bu yeni model birinci, beşinci ve dokuzuncu sınıflarda bu öğretim yılından itibaren uygulamaya konulacak. Müfredatta %35’lik bir sadeleşmenin yanında değerler ve beceri odaklı bir anlayışla yeni sistem oluşturuldu.
Eğitim Mil-Sen olarak bu yeni eğitim-öğretim döneminin ülkemize, milletimize ve eğitimcilere hayırlı olmasını diliyoruz. Bu kapsamda eğitimde çözüm bekleyen sorunlarımızı da kamuoyuna, yetkililere iletmek istiyoruz.
1- Geçmiş yıllarda eğitimciler çok fazla şiddete uğradı, yaralananlar hatta ölenler oldu. Şiddetin her türlüsünü reddediyoruz. Bunun sona ermesi için yetkililerin acil önlemler almasını talep ediyoruz. En önce okullara birer güvenlik personeli verilmelidir.
2- Okullarda kadrolu hizmetli sayısı çok az, yaz döneminde iş kur çalışanlarının da görevinin sona ermesi nedeniyle okulu eğitim öğretime hazırlayacak çalışan bulunmuyor. Bu durumda okul idareleri zor durumda kalıyor. Kayıt döneminde bağış almayın denilerek tutulabilecek bir iki kişinin de alımı güçleşiyor.İş kur çalışanları okullar açıldıktan sonra işe başlıyor.Bu meselenin kalıcı bir şekilde çözümü gerekmektedir.Ödenekler on aylık sürelerde okullara tahsis edilerek daha etkili çözümler bulunabilir.
3- Özel okulların fahiş fiyat artışları ile eğitim parası dışında kırtasiye, kıyafet, yemek ve servis üzerinden ayrıca gelir elde isteklerinin önüne geçilmelidir. Bu konuda devletimiz bölgeye ve şartlara göre bir tarife belirlemeli ve buna uygun ödeme işlemi gerçekleştirilmelidir.
4- Okullarda öğretmen boşluğu ücretli öğretmen ile kapatılmaya çalışılmakta bu eğitimdeki başarıyı aşağıya çekmektedir. Ders saati 90-100 tl ile çalışan bir eğitimcinin de başarılı olması mümkün değildir. Bu sebeple bir an önce kadrolu öğretmen atamaları yapılmalıdır.
5- Gördüğümüz en büyük sorunlardan birisi de planlama hatalarıdır. Yıllardır eğitim fakültelerinden binlerce öğretmen adayı mezun olmakta ve bunlar atanmayı beklemektedir.Ayrıca mezunlara pedagojik formasyon verilerek bu sayının artmasına sebep olunmaktadır. Bütün bu sorunlara bağlı olarak ülkemizde mezun işsiz sayısı artmakta ve ailelerin ekonomik sıkıntıları çoğalmaktadır. Üniversitelerdeki bölümler gelecek on, yirmi, otuz yıl sonrasındaki ihtiyaçlar baz alınarak yeniden planlanmalı ve bölümler ona göre güncellenmelidir.
6- Ülkemizde işsizlik sorunundan daha çok aranan ara eleman iş gücünün bulunmasında çekilen güçlüklerdir. İşveren kalifiye işçi bulamıyor, işçi çalışabileceği bir iş bulamıyor. Meslek liseleri, mesleki eğitim merkezleri, hak eğitimler bu iki tarafı bir araya getirmeye çalışıyor, bu da yetmiyor. Bazı işletmeler kendi meslek liselerini kurdu, kendi ara elamanını kendi yetiştiriyor. İhtiyacını görmeye çalışıyor.Bu meselenin tüm taraflarca yapılacak bir çalıştayda masaya yatılması ve çözümün taraflarınca bulunması gerekiyor.
7- Ulusal düzeyde yapılan sınav sonuçların bakıldığında öğrencilerin bir kısmının başarısız olduğu, sıfır çektiği veya ders bazında düşük netler yaptığı sonucu ortaya çıkıyor. Farklı düzeylerdeki öğrencileri aynı sınıfa alıp okutmak oldukça zor. Mesleki ortaokulların bir an önce açılması ve beceri temelli uygulamalara geçilmesi önem arz etmektedir. Özellikle akademik ortaokulların ayrılması, sanat, spor ve mesleki ortaokulların açılmasının zaruret olduğu görülmektedir. Bütün öğrencileri aynı sınıfa alıp, akademik eğitim vermek hem öğrencilere haksızlık, hem de öğretmenleri zor durumda bırakmaktır.
8- Okul yöneticilerinin, ilçe şube müdürlerinin maaş ve ek ödemeler noktasında diğer çalışanlardan daha fazla çalıştığı halde bazen birlikte çalıştığı meslektaşlarından daha aşağı ücretler aldığı gerçeği ortadadır.Bu durumda yeni bir düzenleme yapılmalı adil bir ödeme sistemi kurulmalıdır. Ayrıca okul idarecileri özlük hakları düzenlenerek yönetim hizmetleri sınıfına alınmalıdır.
9- Uzmanlık, baş öğretmenlik uygulamalarında çalışma süreleri daha makul sürelere çekilmelidir.Sınav yerine mesleki çalışmaları, kendini yetiştirme ve geliştirme durumları dikkate alınmalıdır.
10- Kamuoyunda tüm sorunların çözümü eğitimden, eğitimcilerden beklenmektedir. Bu eğitimcilerin var olan yükünü kat be kat artırmaktadır. Ayrıca okulların işleyişine yapılan siyasi ve bürokratik müdahaleler iklimi bozmakta işleyişi zorlaştırmaktadır.Okullarımız arasındaki nitelik farklılıkları vatandaşlarımızı kendi oturduğu yer dışında başka bir arayışa sevk etmekte bu da talep edilen okulların yükünü çoğaltmaktadır. Evine en yakın okul en iyi okuldur, anlayışını destekleyecek çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca velilerimizin okul öncesi dönemde çocuklarının iyi yetişmesi için aile eğitimleri düzenlenmeli ve bu eğitimler zorunlu olmalıdır. Her şeyin merkezi ailedir. Okullar ve toplumun diğer dinamikleri ailenin temellendirdiği temel üzerinden yeni inşalar gerçekleştirmektedir.

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışı ile eğitime ayrılan bütçeden verilen emeğe, akıtılan alın terine, dökülen göz yaşına kadar her şey değerdir. Bu vesile ile Filistin’ de Gazze’de katledilen okula gidemeyen çocukları da unutmadan sessiz dünya ya bir ses vermek istiyoruz. Öldürülen her mazlum çocuğun vebali yaşayan herkesin üzerinedir. Bana değmeyen yılan bin yaşasın deme, o yılan bu iştahla seni de yemeye gelecektir. Unutma! Sessiz kalmayalım…
İlhami FINDIK

 

YORUM YAZ